Muharrem İnce, Engin Ardıç’ı haklı çıkarıyor
Mahmut Övür’ün dikkat çeken köşe yazısı:
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin, CHP idaresini eleştirdiği, iki kere de genel başkanlık yarışına girip kaybettiği biliniyor. O günlerde partiye yönelttiği tenkitler yüzünden ayrılmadığına bakılırsa bugün niye ayrılıp farklı parti kurduğu da tam anlaşılmış değil.
En dikkat cazibeli tenkitler içinde, CHP’nin Atatürk’ün partisi olmaktan çıkması, “milli” politikalardan uzaklaşması ve PKK ile alakasını kesmeyen HDP’yle ittifak yapması sayılabilir. Bir de parti içi demokrasi eksikliğinden, yargının bağımsız olmadığından ve “ilkeli siyaset” yapılmamasından kelam ediyor. Aslında bütün bunlar muhalefetteki her partinin söylemiş olduği şeyler.
Pekala, bu biçimde fark nerede ya da kendisinin sık sık sorduğu üzere, “Sen iktidar olsan AK Parti’den ne farkın var?” sorusunun karşılığı nerede?
Ne yazık ki, İnce hemen çabucak bu sorulara net bir yanıt vermiş değil. Daha vahimi, İnce fazlaca temel bir tespit daha yapıyor: “Bizim ayağımızın biri Brüksel, bir ayağımız Moskova’da, bir ayağımız Tahran’da değiliz.” Daha evvel bu merkezlere, Kandil ve Pensilvanya’yı da eklemişti. Herbiçimde mevcut partilerden birilerinin o merkezlerde ayakları var ki İnce, bu biçimdesine kıymetli bir tespit yapıyor. Artık soralım, o merkezlerde ayakları olan partiler hangileri ve onlarla nasıl ittifak yapacaksınız?
Tam da zurnanın zırt dediği yer burası. Zira İnce, ittifaklar ve partilerin bir ortaya gelmesiyle ilgili olarak bu teziyle taban tabana zıt açıklamalar yapıyor. Pensilvanya’yla bağlı hangi partiyi kastediyor bilmiyorum ancak örneğin HDP’nin Kandil’le alakası biliniyor. Pekala, İnce bunu bile bile HDP ile nasıl bir münasebet kuracak?
Dahası var; İnce Cumhur İttifakı ile olmayacağını, birinci seçimde her insanın kendi adayını göstermesi gerektiğini ve Millet İttifakı partilerinin televizyona çıkıp yemin ederek ortak kelam vermelerini istiyor. Pekala, bu durumda Atatürk’ün partisi olmaktan çıkmakla, “milli” politikalar izlememekle, bir ayakları global merkezlerde olmakla suçladığınız partilerle nasıl ittifak yapacaksınız?
İnce’nin derin bir paradoks yaşadığı epey açık. Hâlâ “Beni Amerika’dan aradılar” deyip, kimin aradığını söylemedi, hâlâ partisindeki milletvekillerinin CHP’den istifa öne sürülen nedeni yaptıkları HDP’nin eski Eşbaşkanı Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etmesine ve “PKK silahlı muhalefet yapıyor” tespitine bir açıklık getiremedi.
Gördüğüm kadarıyla İnce, kendisi hakkında sık sık “hiç bir şey olmaz” diye yazan Sevgili Engin Ardıç’ı haklı çıkarmak için elinden geleni yapıyor.
Mahmut Övür’ün dikkat çeken köşe yazısı:
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin, CHP idaresini eleştirdiği, iki kere de genel başkanlık yarışına girip kaybettiği biliniyor. O günlerde partiye yönelttiği tenkitler yüzünden ayrılmadığına bakılırsa bugün niye ayrılıp farklı parti kurduğu da tam anlaşılmış değil.
En dikkat cazibeli tenkitler içinde, CHP’nin Atatürk’ün partisi olmaktan çıkması, “milli” politikalardan uzaklaşması ve PKK ile alakasını kesmeyen HDP’yle ittifak yapması sayılabilir. Bir de parti içi demokrasi eksikliğinden, yargının bağımsız olmadığından ve “ilkeli siyaset” yapılmamasından kelam ediyor. Aslında bütün bunlar muhalefetteki her partinin söylemiş olduği şeyler.
Pekala, bu biçimde fark nerede ya da kendisinin sık sık sorduğu üzere, “Sen iktidar olsan AK Parti’den ne farkın var?” sorusunun karşılığı nerede?
Ne yazık ki, İnce hemen çabucak bu sorulara net bir yanıt vermiş değil. Daha vahimi, İnce fazlaca temel bir tespit daha yapıyor: “Bizim ayağımızın biri Brüksel, bir ayağımız Moskova’da, bir ayağımız Tahran’da değiliz.” Daha evvel bu merkezlere, Kandil ve Pensilvanya’yı da eklemişti. Herbiçimde mevcut partilerden birilerinin o merkezlerde ayakları var ki İnce, bu biçimdesine kıymetli bir tespit yapıyor. Artık soralım, o merkezlerde ayakları olan partiler hangileri ve onlarla nasıl ittifak yapacaksınız?
Tam da zurnanın zırt dediği yer burası. Zira İnce, ittifaklar ve partilerin bir ortaya gelmesiyle ilgili olarak bu teziyle taban tabana zıt açıklamalar yapıyor. Pensilvanya’yla bağlı hangi partiyi kastediyor bilmiyorum ancak örneğin HDP’nin Kandil’le alakası biliniyor. Pekala, İnce bunu bile bile HDP ile nasıl bir münasebet kuracak?
Dahası var; İnce Cumhur İttifakı ile olmayacağını, birinci seçimde her insanın kendi adayını göstermesi gerektiğini ve Millet İttifakı partilerinin televizyona çıkıp yemin ederek ortak kelam vermelerini istiyor. Pekala, bu durumda Atatürk’ün partisi olmaktan çıkmakla, “milli” politikalar izlememekle, bir ayakları global merkezlerde olmakla suçladığınız partilerle nasıl ittifak yapacaksınız?
İnce’nin derin bir paradoks yaşadığı epey açık. Hâlâ “Beni Amerika’dan aradılar” deyip, kimin aradığını söylemedi, hâlâ partisindeki milletvekillerinin CHP’den istifa öne sürülen nedeni yaptıkları HDP’nin eski Eşbaşkanı Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etmesine ve “PKK silahlı muhalefet yapıyor” tespitine bir açıklık getiremedi.
Gördüğüm kadarıyla İnce, kendisi hakkında sık sık “hiç bir şey olmaz” diye yazan Sevgili Engin Ardıç’ı haklı çıkarmak için elinden geleni yapıyor.