YingYang
New member
Arap Yarımadası’nın Hint Okyanusu’na açılan ucundaki Yemen’de, çağdaş dünyanın gözleri önünde tam bir insanlık dramı yaşanıyor. Suudi Arabistan’la İran içindeki kıyasıya rekabetin bir sahnesine dönüşen Yemen, çatışmaların sivil halkı derinden etkilediği bir ülke. Kendilerini, iki yabancı ülkenin rekabetinin tam ortasında bulan Yemen halkı, hiç bir rollerinin olmadığı bu yabanî savaşın biteceği günü bekliyor.
Ortadoğu’nun biroldukca yerinde tansiyonun üst seviyede olduğu bir periyotta patlak veren Yemen krizi, bölgedeki öbür sorunların gölgesinde kalmış görünüyor.
Yemen, sistemsiz göç trafiğinin de tam ortasında yer alıyor. Geçtiğimiz hafta Yemen açıklarında batan bir göçmen teknesinde en az 300 kişinin öldüğü açıklanmıştı.
HER ŞEY İŞGALLE BAŞLADI
İran takviyeli Husilerin 2014’te Yemen’in başşehri Sanaa’yı ele geçirmesiyle başlayan süreç, daha sonrasında Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyonun Yemen’e askerî müdahalede bulunmasıyla kördüğüme dönüştü. Ülkenin kuzeyini ablukaya alan Suudi cephesi bu biçimdece sivillerin besin ve ilaca erişimini kısıtlarken, Husiler de İran’ın sağladığı silahlarla Suudi Arabistan’a taarruzları ağırlaştırdı.
SUUDİ-BAE REKABETİ
Yaşananları daha da karmaşık hale getiren bir öge ise, birebir cephede görünen Suudi Arabistan’la Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) içindeki zımnî rekabet. BAE güçleri, Suudilere karşın bölgede operasyonlara imza atarken, iki ülkenin birbirine karşı itimadı sarsılmış durumda. Bilhassa Sukutra adasının BAE tarafınca işgal edilmesinin, Riyad’da büyük kızgınlığa ve hayal kırıklığına yol açtığı biliniyor.
AĞIR BİLANÇO
Çatışmaların başlangıcından bu yana, on binlerce Yemenli sivil ömrünü kaybetti. Husilerin Suudi Arabistan’a akınları her seferinde Yemen’e karşı hücumla sonuçlanırken, yapılan operasyonel yanlışlar kararı sivil yerleşim üniteleri de çoğunlukla savaş uçaklarının maksadı oldu. Kaynak tarafından büyük zenginliğe sahip Yemen’de çocukların açlıktan mevti ise, savaşın en acı yüzünü oluşturuyor.
İtidalden militanlığa
Husiler, yüzseneler boyunca Şiiliğin Ehl-i Sünnet’e en yakın ve mutedil fırkası olarak bilinen Zeydiliğe mensup iken, İran tarafınca devşirilerek silahlandırılmış bir hareket. Şiilere mahsus ibadet yerlerinin olmadığı, bütün mezheplerin iç içe yaşadığı Yemen’de, bu biçimdece son 10 yılda büyük bir kırılma yaşandı. İran’ın Yemen’deki ileri karakolu üzere hareket eden Husilerin ayrılıkçı tutumu, ülkedeki krizin daha da derinleşmesi kararınu doğururken, İslam dünyası duruma müdahil olmakta zorlanıyor.
Ortadoğu’nun biroldukca yerinde tansiyonun üst seviyede olduğu bir periyotta patlak veren Yemen krizi, bölgedeki öbür sorunların gölgesinde kalmış görünüyor.
Yemen, sistemsiz göç trafiğinin de tam ortasında yer alıyor. Geçtiğimiz hafta Yemen açıklarında batan bir göçmen teknesinde en az 300 kişinin öldüğü açıklanmıştı.
HER ŞEY İŞGALLE BAŞLADI
İran takviyeli Husilerin 2014’te Yemen’in başşehri Sanaa’yı ele geçirmesiyle başlayan süreç, daha sonrasında Suudi Arabistan’ın başını çektiği koalisyonun Yemen’e askerî müdahalede bulunmasıyla kördüğüme dönüştü. Ülkenin kuzeyini ablukaya alan Suudi cephesi bu biçimdece sivillerin besin ve ilaca erişimini kısıtlarken, Husiler de İran’ın sağladığı silahlarla Suudi Arabistan’a taarruzları ağırlaştırdı.
SUUDİ-BAE REKABETİ
Yaşananları daha da karmaşık hale getiren bir öge ise, birebir cephede görünen Suudi Arabistan’la Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) içindeki zımnî rekabet. BAE güçleri, Suudilere karşın bölgede operasyonlara imza atarken, iki ülkenin birbirine karşı itimadı sarsılmış durumda. Bilhassa Sukutra adasının BAE tarafınca işgal edilmesinin, Riyad’da büyük kızgınlığa ve hayal kırıklığına yol açtığı biliniyor.
AĞIR BİLANÇO
Çatışmaların başlangıcından bu yana, on binlerce Yemenli sivil ömrünü kaybetti. Husilerin Suudi Arabistan’a akınları her seferinde Yemen’e karşı hücumla sonuçlanırken, yapılan operasyonel yanlışlar kararı sivil yerleşim üniteleri de çoğunlukla savaş uçaklarının maksadı oldu. Kaynak tarafından büyük zenginliğe sahip Yemen’de çocukların açlıktan mevti ise, savaşın en acı yüzünü oluşturuyor.
İtidalden militanlığa
Husiler, yüzseneler boyunca Şiiliğin Ehl-i Sünnet’e en yakın ve mutedil fırkası olarak bilinen Zeydiliğe mensup iken, İran tarafınca devşirilerek silahlandırılmış bir hareket. Şiilere mahsus ibadet yerlerinin olmadığı, bütün mezheplerin iç içe yaşadığı Yemen’de, bu biçimdece son 10 yılda büyük bir kırılma yaşandı. İran’ın Yemen’deki ileri karakolu üzere hareket eden Husilerin ayrılıkçı tutumu, ülkedeki krizin daha da derinleşmesi kararınu doğururken, İslam dünyası duruma müdahil olmakta zorlanıyor.