Tüm zamanların en müthiş dinsel şair ve bilgelerinden biri olarak öne çıkan Süryani Mor Efrem, “Süryaniler’in Güneşi” olarak anılmaktadır. Süryani Mor Efrem, 285 yılında Nusaybin‘de doğmuştur. Babası Nusaybinli, annesi de Amid (Diyarbakır) şehrindendi. Mor Efrem dünyaya geldiği zaman babası putperest inançlı olup Abizil olarak tanınan bir putun baş kâhiniydi. Süryani dilinin tartışılmaz üstadı, birçok manayı birkaç sözle ifade edebilen, okuyucularını barışa, ibadette derinliğe, tefekkürde sonsuzluğa davet eden Mor Efrem, “Süryanilerin Güneşi” ve “Kutsal Ruhun Kavalı (veya Liri)” tanımlaması ile ünlenmiştir. Nusaybin ile Sincar Dagı arasındaki Baarbeye (BethAraboye) episkoposun yanında eğitim gördükten sonra bazı siyasi sebeplerden dolayı 303 yılında Nusaybin‘i terk edip Urfa‘ya yerleşmiştir. Şair Asuno’nun yanında Süryani edebiyatı ile Kutsal Kitap’ın derinleşmesini özümsemiştir. 320’lerde tekrar Nusaybin‘e geri dönen Süryani Mor Efrem, erken yaşlarında dünya nimetlerini terk edip, bölgenin Episkoposu Mor Yakup’un himayesine girerek ruhî temizlik ve kutsallığı, dini bilgilerini ondan öğrendi. Nusaybin’de eğitim görmüş, öğrencisi olduğu eğitim kurumunun yöneticiliğine kadar yükselmiştir. İznik‘te MS 325 yılında toplanan Hıristiyanlığın ilk ve en büyük evrensel konsiline katılan Episkopos Mor Yakub ile öğrencisi Efrem Nusaybin’e döndüklerinde ünlü Nusaybin Okulu’nun inşasına başladılar ve 326 yılında okulu hizmete açtılar. Mor Efrem uzun yıllar boyunca bu okulun rektörlüğünü yaptı. 7. Yüzyıla kadar hizmet verecek bu okulda 800-1000 kadar öğrenci yatılı olarak okumaktaydı. Okulun resmi dili Süryanice’ydi. Süryanice dilinin yanında Grekçe de okutulmaktaydı. Bu okulda felsefe, mantık, edebiyat, geometri, astronomi, tıp ve hukuk eğitimi veriliyordu. Bu dönemde Grekçe’den Süryanice’ye birçok kitap çevrilmiştir. Mor Efrem’in yüksek eğitim düzeyi, Nusaybin’de sunulan eğitimin bir ölçütüdür. Tüm zamanların en müthiş dinsel şair ve bilgelerinden biri olarak öne çıkan Süryani Mor Efrem, “Süryaniler’in Güneşi” olarak anılmaktadır. Fakat şiirleri 18’inci yüzyıla kadar kopyalanmamış ve pek fazla tanınmamıştır. Ona ait edebi metinler 10’uncu yüzyılda Nusaybinli bir başrahip tarafından Mısır‘daki bir Süryani manastırında bulunmuş ve basılıp çoğaltılıncaya kadar çok eski el yazmalarında muhafaza edilmişlerdir. Eğer bu yazmalar bulunup gün ışığına çıkartılmasaydı erken dönem Süryani edebiyatına ait zenginliklerin pek farkında olunmayacaktı. Mor Efrem’in Nusaybin’de bulunduğu yıllarda, şehir üç kez 338, 346 ve 350 yıllarında Perslilerce kuşatılır ancak ele geçirilemez. Pers Kralı Şobur, kenti ele geçirmeyi başaramadıysa da birkaç yıl sonra İmparator Julien’in bozguna uğratılması sonucunda Pers Kralı Şobur’la Bizans İmparatoru Julien arasında varılan anlaşma sonucunda Nusaybin şehri Şobur’a teslim edilir. Kentin Hıristiyan halkının büyük bir çoğunluğu göç ederek şehri terk eder. Mor Efrem, kentlilerle birlikte göç eder ve önce Diyarbakır‘a gelerek şehrin Batı cephesine yerleşen mülteciler arasında bulunur, daha sonra da Urfa‘ya yerleşir. Yaşamının son on yılını Urfa’da geçirir. Bu kentte bulunduğu dönemde meydana gelen kıtlık felaketi, inziva yaşamını sürdürdüğü hücresinden çıkmasına neden olurken, servetlerinden fakirleri yararlandırmadıklarından dolayı da zenginleri kınar. Yaptığı çalışmalar sonucunda, zenginlerden topladığı yardımlarla binlerce aç ve sefil durumdaki insanlara yiyecek ve ilaç bulur. Vasiyetinde kendisinin gösterişsiz toprağa verilmesini, aziz kalıntısı diye kendisine ait hiçbir şeyin saklanmamasını ister. Gömüleceği yer konusunda “Mezarlıkta beni, kalbi kırık olanların bulunduğu yere yatırınız ki, Hz. İsa geldiğinde beni kucaklayabilsin ve onların ortasında kaldırabilsin” temennisinde bulunur. 373 yılının Haziran ayında öldüğü tahmin edilen Mor Efrem’in mezarı Urfa şehrinin batı kapısında Kontrion denilen Burcun yanındaki bir mezara konulur. Daha sonra bu mezarın üzerine Deyrülsufli adı ile anılan bir kilise inşa edilir. Süryani Ortodoks Kilisesi kendisini azizleri anma programında yıllık kilise takvimine dâhil etmiştir. Bu tarih, Paskalya Bayramı öncesindeki büyük orucun ilk haftasının cumartesi gününe denk gelir. Süryani Mor Efrem, 373 yılında Urfa‘da 88 yaşında ölmüştür. Süryani Mor Efrem, tartışmasız iyi bir dil ustasıdır. Süryani şairleri arasında, birçok mânâyı az bir sözle ifade edebilenlerin en başarılısıdır. Anlaşılır dile sahiptir. İfadedeki derinliğine kimse ulaşamamıştır. Konularını seçerken çok dikkatli davranmıştır. Şiir ve kaside tarzını geliştirmiştir. Kasidelerinin güzelliği konumunu daha da arttırmıştır. Bir yazar olarak olağanüstü üretkenliğe sahiptir. Niyseli Grigor’un bildirdiğine göre, bazen zihni, düşüncelerinin coşkun dalgalarıyla kabarıp taşardı ve o zaman Efrem şu şekilde dua etmek zorunda kalırdı: ‘’Lütfûnun selini durdur, ey Tanrım.” Mor Efrem, Geniş düşüncelerini ve engin hayal gücünün meyvelerini insanlara uzun yazılar vasıtasıyla ulaştırmaya çalışmıştır. Bir çok manzum vaaz ve ilahi, Kitab-ı Mukaddes tefsiri, açıklayıcı dini konuşmalar ve polemik eserler kaleme almıştır. Bunlar çok kısa bir sürede Yunanca, Ermenice, Kıpti’ce, Habeş’çe ve Latinceye çevrilmişlerdir. Etkisi, sadece Mezopotamya’da değil, tüm Hıristiyanlık dünyasında kendisini hissettirmiştir. Yapıtlarının büyük bir kısmı günümüze kadar gelmiş olup Latin harfleriyle altı büyük cilt halinde basılmıştır. Mor Efrem, Süryani şiirini geliştirip, kendi tarzı yüzyıllar boyunca varlığını sürdürmüş, ilahi ve söyleşileri Süryani ayinlerinin düzenlenmesinde etkili olmuştur. Memra (mimro) ve Madrasa (mardaşo) adı verilen iki tarzda yazılmış şiirleri vardır. Memra: konuşma tarzında olan şiir, Madrasa ise ezgisel çizgisi daha belirgin ve koro tarafından okunan bir tarzdır. Şiirleri mekânsal icra edilen tüm dua ve ilahi okumalarında sıkça kullanılır. 5. Yüzyıl Bizans tarihçisi Sozome’ye göre, kendisine ait üç milyona yakın şiir cümlesi olduğu belirtilir. Ayrıca “Sugitho” türünü Hıristiyan edebiyatına kazandıran, düzenleyen ve kullanıma sunan ilk Süryani şairidir. Sugitho’nun belli bir kalıbı vardır. Her sugitho iki, üç ya da daha fazla kişi arasında söz düellosu şeklinde icra edilen bir yazım türüdür. Süryanicenin halk dili olarak ya da dinsel tören dili olarak kullanıldığı her yerde Mor Efrem’in ilahileri okunur. Bugüne kalan 400’e yakın ilahisi bilinmektedir. Kutsal Kitabın literal (harfiyen) şekilde okunmasının kesinlikle yanlış olduğunu ve bu tür yaklaşımların yanlış anlaşılmalara neden olabileceğini ifade eder. Kutsal Kitapla ilgili yaptığı tefsir çalışmalarının çoğunu düzyazı yerine şiir türünde yapmıştır.
ircfrm.net için Yenialanya-com sitesinden alıntı yapılmıştır.
ircfrm.net için Yenialanya-com sitesinden alıntı yapılmıştır.