Semedov
New member
Fenerbahçe, Muhteşem Lig’in 16. haftasında Gaziantep FK’ya mağlup olarak tepe yarışında ağır bir yara alırken Vitor Pereira bir sefer daha tenkit oklarının maksadı oldu.
Önder Trabzonspor’la puan farkını 9’a indirme fırsatını tepen sarı lacivertlilerde, defansif takım seçimi ve kişisel yanlışlar bir sefer daha belirleyici oldu.
Güntekin Onay ve Mehmet Arslan, Fenerbahçe’nin Gaziantep FK maçı performansını kıymetlendirdi:
GÜNTEKİN ONAY: BU KADAR FERDİ KUSUR OLURSA
Bu düzeyde bu kadar önemli ferdi kusurlarla maç kazanmak mümkün değil. Luiz Gustavo’nun kaybettiği 2 topun devamında Gaziantep’in birinci 2 golü geldi. bir daha mesken sahibinin 3’üncü golü öncesinde de Kim Min-Jae’nin önemli yanlışı var. Tüm bu kusurlardan faydalanan Gaziantep’in hünerini yok saymak da haksızlık olur lakin ‘güvenilir’ olarak kabul edilen Luiz Gustavo ve Kim Min-Jae’den gole niçiniyet verecek bu kusurların gelmesi düşündürücü.
DAİMA KOVALAMAK ZORUNDA KALDI
Vitor Perreira haftaya başlarken küme düşme çizgisinin bir basamak üzerinde olsa da, konutunda hiç maç kaybetmemiş Gaziantep’ten çekinmiş olacak ki orta alanın merkezinde defansif özelliği yüksek Gustavo-Crespo ikilisiyle başladı. Figuereido’nun 45 metreden attığı sıra dışı golle yenik duruma düşen sarı lacivertiler, Mesut’un ‘imza’ vuruşu ile birlikteliği bulsa da maç boyunca 3 defa geriye düşüp daima Gaziantep’i skor olarak kovalamak zorunda kaldı.
MESUT ÖZİL VE CRESPO EN güzel MAÇLARINI OYNADI
Atakta Mesut haricinde yaratıcılık sergileyen diğer bir isim çıkmayınca da dünkü gerçekleşen senaryonun sonunda maçı kazanması asla kelam konusu değildi. O denli ki dün maç 2-1 iken Figuereido; 3-2 iken de Dicko kaleci ile karşı karşıya kaldığı net fırsatları değerlendiremedi. Üstelik Mesut ve Crespo dönemin en yeterli futbolunu oynadıkları maçta şayet Fenerbahçe, alandan puansız ayrılıyorsa bu durum düşündürücü.
Skordan bağımsız olarak; iki tarafında galibiyeti düşündüğü tempolu ve seyir zevki yüksek, birbirinden şık gollerin atıldığı bir maç izledik. Fakat hayli fazla ferdi yanılgı yapan Fenerbahçe ve bunlardan faydalanan Gaziantep’in uğraşından galip çıkan Erol Bulut’un stratejisi oldu.
MEHMET ARSLAN: KENDİ KENDİNİ YENDİ FENERBAHÇE
F.Bahçe’nin kazanması için özel bir futbol oynamasına gerek yok. Pereira, ligdeki rakiplerinin tersine olağanüstü yetenekli ve kaliteli oyunculara sahip. Bu kalite ve yeteneklerin alanda yanlışsız kullanılması ve onlardan azamî randıman alınması sarı lacivertlilerin kazanması için kâfi olmalı. Bu bakımdan Fenerbahçe’nin temel sorunu ne 3’lü savunma, ne de 4’lü defanstı.
FABRiKA AYARLARINA DÖNDÜLER
Temel sorun bu randımanın alınmaması. Rakipleri ile ortalarındaki kalite ve yetenek farkını yani en kuvvetli yanını alana yansıtamıyor Fenerbahçe. 4-0 kazanılan Rize maçı birinci defa bu zaafını yendiği müsabaka oldu. Açıkçası Gaziantep maçında da benzeri bir beklenti içimdeydim. Hele Trabzonspor’un, Antalya mağlubiyeti daha sonrası bu beklentim daha da arttı.
Birinci yarıda oyunun tam manasıyla hakimiydi Fenerbahçe. Üstelik bu oyunu ve çabayı o epeyce eleştirilen 3’lü savunmayla oynamalarına karşın sergilediler. Bir manada ligin birinci haftalarındaki fabrika ayarlarına döndüler. Ancak ikinci yarıda da öylesine kişisel yanılgılar yaptılar ki, gol yedikçe hem ruhsal, birebir vakitte fizikî manada yıkıldılar. Bir manada yetenek, maharet ve kalitesiyle kendi kendini yendi Fenerbahçe. Gaziantep’in gayretini olağan olarak inkar etmiyorum. Lakin bu düzeydeki Fenerbahçe’nin kişisel yanlışlarla 3 gol yemesini de lakin bu biçimde açıklayabiliyorum.
SORU ŞU:
1- Pereira mı bu yetenekleri oynatamıyor?
2- Yetenekler mi bizi kandırıyor, oynayamıyor?
ALBERT CAMUS VE BERKE
Fransız müellif ve filozof albert Camus, “Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum. Nihayetinde topun asla beklenen yere gitmediğini öğrendim.” Şayet dünkü maçı izleseydi, bu kelamları Berke için bir kere daha yine ederdi. Berke için epey şanssız bir geceydi. Kusurlu yer mi, tuttu? HAYIR. Grubu topa sahipken olması gereken yerdeydi. Ancak o denli bir gol oldu ki, topu kaptırandan epey golü yiyene döndü tüm gözler. Yani yalnız adama, kaleciye. Berke’nin olgunlaşması gelişmesi ismine ders çıkarması gereken bir geceydi.
PEREiRA’NIN iKiLi FORVETE DÖNMESiNE BAYILDIM
Biliyorum, bu mağlubiyet daha sonrası herkes onu eleştirecek lakin ben Fenerbahçe’nin 2-1 yenik duruma düştüğü anda Pereira’nın ikili forvete dönüp oyuna müdahale etmesini avuçlarım kızarıncaya kadar alkışladım. Risk alan, oyunun bir modülü olan ve futbolu güzelleştiren bu atılımlara bayılıyorum. Pereira bu atağın mükafatını de Miha Zajc’ın golüyle aldı.
iKi Olağanüstü GOL
iKi Olağanüstü VURUŞ
1-0: 45 metreden o topa, o sertlikle vurup golü atabilmek. BRAVO Joe Figueiredo. 1-1: Özel futbolcuların topla özel bir bağlantısı vardır. mesut Özil o özelliğini gösterdi. ALKIŞ
BEŞiKTAŞ’IN BiLE HÂLÂ BAHTI VAR
Ligin 15. haftasında Trabzonspor’u (ya da 10 puan fark atmış lideri) şampiyon ilan etmek yalnızca bize has özellik. Argüman edi
yorum, Beşiktaş dahil her ekibin hâlâ şampiyonluk talihi var. Önümüzdeki 5 maçı ve koskoca ikinci yarıyı kimse görmezden gelmesin.
DÜN GECE ‘VAR’ YOKTU LAKİN…
Futbol adil bir oyun değildir. Ve futbol oyununun maksadı da adalet dağıtmak değildir. Real Madrid ile falanca kadronun müsabakası bile adil değildir. VAR sistemi adalet ismine futbolun içine sokuldu. Açıkçası ben VAR ile izlediğim her maçtan daha sonra futboldan biraz daha uzaklaştığımı hissediyorum. Hele bir de Üstün Lig’de kaplumbağa süratiyle karar alınınca güzelce soğuyorum. Dün gece VAR devreye girmedi ancak ben içimdekini yazmadan edemedim.
PENALTININ SUYU ÇIKTI!
VAR demişken, ‘elin doğal konumu’ denilerek topun elle temasına verilen penaltı kararlarının da suyu çıktı. Yetenekli bir futbolcuysanız, eli açık oyuncuyla topu temas ettirirseniz penaltıyı kaptınız demektir. Ya da rakibin başından sekip savunmanın eline çarpan bir top. bir daha penaltı. Ruhunu özgür bırakın futbolun.
Önder Trabzonspor’la puan farkını 9’a indirme fırsatını tepen sarı lacivertlilerde, defansif takım seçimi ve kişisel yanlışlar bir sefer daha belirleyici oldu.
Güntekin Onay ve Mehmet Arslan, Fenerbahçe’nin Gaziantep FK maçı performansını kıymetlendirdi:
GÜNTEKİN ONAY: BU KADAR FERDİ KUSUR OLURSA
Bu düzeyde bu kadar önemli ferdi kusurlarla maç kazanmak mümkün değil. Luiz Gustavo’nun kaybettiği 2 topun devamında Gaziantep’in birinci 2 golü geldi. bir daha mesken sahibinin 3’üncü golü öncesinde de Kim Min-Jae’nin önemli yanlışı var. Tüm bu kusurlardan faydalanan Gaziantep’in hünerini yok saymak da haksızlık olur lakin ‘güvenilir’ olarak kabul edilen Luiz Gustavo ve Kim Min-Jae’den gole niçiniyet verecek bu kusurların gelmesi düşündürücü.
DAİMA KOVALAMAK ZORUNDA KALDI
Vitor Perreira haftaya başlarken küme düşme çizgisinin bir basamak üzerinde olsa da, konutunda hiç maç kaybetmemiş Gaziantep’ten çekinmiş olacak ki orta alanın merkezinde defansif özelliği yüksek Gustavo-Crespo ikilisiyle başladı. Figuereido’nun 45 metreden attığı sıra dışı golle yenik duruma düşen sarı lacivertiler, Mesut’un ‘imza’ vuruşu ile birlikteliği bulsa da maç boyunca 3 defa geriye düşüp daima Gaziantep’i skor olarak kovalamak zorunda kaldı.
MESUT ÖZİL VE CRESPO EN güzel MAÇLARINI OYNADI
Atakta Mesut haricinde yaratıcılık sergileyen diğer bir isim çıkmayınca da dünkü gerçekleşen senaryonun sonunda maçı kazanması asla kelam konusu değildi. O denli ki dün maç 2-1 iken Figuereido; 3-2 iken de Dicko kaleci ile karşı karşıya kaldığı net fırsatları değerlendiremedi. Üstelik Mesut ve Crespo dönemin en yeterli futbolunu oynadıkları maçta şayet Fenerbahçe, alandan puansız ayrılıyorsa bu durum düşündürücü.
Skordan bağımsız olarak; iki tarafında galibiyeti düşündüğü tempolu ve seyir zevki yüksek, birbirinden şık gollerin atıldığı bir maç izledik. Fakat hayli fazla ferdi yanılgı yapan Fenerbahçe ve bunlardan faydalanan Gaziantep’in uğraşından galip çıkan Erol Bulut’un stratejisi oldu.
MEHMET ARSLAN: KENDİ KENDİNİ YENDİ FENERBAHÇE
F.Bahçe’nin kazanması için özel bir futbol oynamasına gerek yok. Pereira, ligdeki rakiplerinin tersine olağanüstü yetenekli ve kaliteli oyunculara sahip. Bu kalite ve yeteneklerin alanda yanlışsız kullanılması ve onlardan azamî randıman alınması sarı lacivertlilerin kazanması için kâfi olmalı. Bu bakımdan Fenerbahçe’nin temel sorunu ne 3’lü savunma, ne de 4’lü defanstı.
FABRiKA AYARLARINA DÖNDÜLER
Temel sorun bu randımanın alınmaması. Rakipleri ile ortalarındaki kalite ve yetenek farkını yani en kuvvetli yanını alana yansıtamıyor Fenerbahçe. 4-0 kazanılan Rize maçı birinci defa bu zaafını yendiği müsabaka oldu. Açıkçası Gaziantep maçında da benzeri bir beklenti içimdeydim. Hele Trabzonspor’un, Antalya mağlubiyeti daha sonrası bu beklentim daha da arttı.
Birinci yarıda oyunun tam manasıyla hakimiydi Fenerbahçe. Üstelik bu oyunu ve çabayı o epeyce eleştirilen 3’lü savunmayla oynamalarına karşın sergilediler. Bir manada ligin birinci haftalarındaki fabrika ayarlarına döndüler. Ancak ikinci yarıda da öylesine kişisel yanılgılar yaptılar ki, gol yedikçe hem ruhsal, birebir vakitte fizikî manada yıkıldılar. Bir manada yetenek, maharet ve kalitesiyle kendi kendini yendi Fenerbahçe. Gaziantep’in gayretini olağan olarak inkar etmiyorum. Lakin bu düzeydeki Fenerbahçe’nin kişisel yanlışlarla 3 gol yemesini de lakin bu biçimde açıklayabiliyorum.
SORU ŞU:
1- Pereira mı bu yetenekleri oynatamıyor?
2- Yetenekler mi bizi kandırıyor, oynayamıyor?
ALBERT CAMUS VE BERKE
Fransız müellif ve filozof albert Camus, “Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum. Nihayetinde topun asla beklenen yere gitmediğini öğrendim.” Şayet dünkü maçı izleseydi, bu kelamları Berke için bir kere daha yine ederdi. Berke için epey şanssız bir geceydi. Kusurlu yer mi, tuttu? HAYIR. Grubu topa sahipken olması gereken yerdeydi. Ancak o denli bir gol oldu ki, topu kaptırandan epey golü yiyene döndü tüm gözler. Yani yalnız adama, kaleciye. Berke’nin olgunlaşması gelişmesi ismine ders çıkarması gereken bir geceydi.
PEREiRA’NIN iKiLi FORVETE DÖNMESiNE BAYILDIM
Biliyorum, bu mağlubiyet daha sonrası herkes onu eleştirecek lakin ben Fenerbahçe’nin 2-1 yenik duruma düştüğü anda Pereira’nın ikili forvete dönüp oyuna müdahale etmesini avuçlarım kızarıncaya kadar alkışladım. Risk alan, oyunun bir modülü olan ve futbolu güzelleştiren bu atılımlara bayılıyorum. Pereira bu atağın mükafatını de Miha Zajc’ın golüyle aldı.
iKi Olağanüstü GOL
iKi Olağanüstü VURUŞ
1-0: 45 metreden o topa, o sertlikle vurup golü atabilmek. BRAVO Joe Figueiredo. 1-1: Özel futbolcuların topla özel bir bağlantısı vardır. mesut Özil o özelliğini gösterdi. ALKIŞ
BEŞiKTAŞ’IN BiLE HÂLÂ BAHTI VAR
Ligin 15. haftasında Trabzonspor’u (ya da 10 puan fark atmış lideri) şampiyon ilan etmek yalnızca bize has özellik. Argüman edi
yorum, Beşiktaş dahil her ekibin hâlâ şampiyonluk talihi var. Önümüzdeki 5 maçı ve koskoca ikinci yarıyı kimse görmezden gelmesin.
DÜN GECE ‘VAR’ YOKTU LAKİN…
Futbol adil bir oyun değildir. Ve futbol oyununun maksadı da adalet dağıtmak değildir. Real Madrid ile falanca kadronun müsabakası bile adil değildir. VAR sistemi adalet ismine futbolun içine sokuldu. Açıkçası ben VAR ile izlediğim her maçtan daha sonra futboldan biraz daha uzaklaştığımı hissediyorum. Hele bir de Üstün Lig’de kaplumbağa süratiyle karar alınınca güzelce soğuyorum. Dün gece VAR devreye girmedi ancak ben içimdekini yazmadan edemedim.
PENALTININ SUYU ÇIKTI!
VAR demişken, ‘elin doğal konumu’ denilerek topun elle temasına verilen penaltı kararlarının da suyu çıktı. Yetenekli bir futbolcuysanız, eli açık oyuncuyla topu temas ettirirseniz penaltıyı kaptınız demektir. Ya da rakibin başından sekip savunmanın eline çarpan bir top. bir daha penaltı. Ruhunu özgür bırakın futbolun.