Pesto ne demek ingilizce ?

Ece

Global Mod
Global Mod
Pesto Ne Demek İngilizce? Bir Kavramın Peşinde

Açık konuşayım; ilk kez bir restoranda menüde “pesto soslu makarna” gördüğümde, garsona dönüp “Pesto ne demek İngilizce?” diye sormuştum. Garsonun bana verdiği cevap çok basitti: “Pesto zaten İtalyanca bir kelime, İngilizcede de aynı şekilde kullanılıyor.” İşte o an kafamda küçük bir ışık yandı. Bizim günlük dilde bu tür kelimeleri ne kadar rahat kullandığımızı ama çoğu zaman onların kültürel arka planını sorgulamadığımızı fark ettim. İngilizcede “pesto”yu direkt kullanıyorlar ama bizde hâlâ “çevirisi var mı, karşılığı ne?” tartışması dönüyor. Bu yazıda işte tam da bu sorunun arka planına bakmak, kelimelerin kültürler arası yolculuğunu biraz masaya yatırmak istiyorum.

Pesto’nun Hikâyesi

Pesto, aslında Latin kökenli “pestare” fiilinden geliyor; yani ezmek, dövmek. Sosun yapılış yöntemine birebir gönderme yapan bir adlandırma. İngilizcede de “pesto” denildiğinde akla sadece fesleğenli, zeytinyağlı, çam fıstıklı sos gelmiyor; aynı zamanda “İtalyan mutfağına ait bir kültür öğesi” çağrışımı yapıyor. Burada kritik nokta şu: İngilizcede bu kelimenin birebir bir karşılığı yok, çünkü kültürel bir yemek terimi olduğu için aynı haliyle ithal edilmiş. Bizde ise her şeye illa ki bir Türkçe karşılık arama eğilimi var. “Ezme sos” desek oturmaz, “fesleğenli sos” desek daraltmış oluruz. Peki biz bu yabancı kelimeleri neden kabullenmekte zorlanıyoruz?

Dil mi, Kimlik mi?

Burada işin içine kimlik meselesi giriyor. Erkekler çoğu zaman bu konuya daha stratejik yaklaşabiliyor: “Kelimeyi direkt alalım, kullanışlıysa işimize yarar, hayatı kolaylaştırır” diyebiliyorlar. Çözüm odaklı bir bakış açısı yani. Kadınlar ise daha empatik bir çizgide tartışmaya katılıyor: “Ama kelimeyi olduğu gibi almak, bizim kültürümüzün yitip gitmesine sebep olmaz mı? Dilimizdeki sıcaklığı kaybetmez miyiz?” diye sorabiliyorlar. Her iki yaklaşım da kıymetli. Ama forum ortamında görüyoruz ki bu iki bakış açısı çoğu zaman çatışıyor, hatta bazen gereksiz bir kamplaşmaya dönüşüyor.

Kültürel İthalatın Kaçınılmazlığı

Burada gözden kaçırdığımız şey şu: Diller her zaman birbirinden beslenmiştir. İngilizceye baktığınızda Fransızcadan, Latince’den, Almancadan binlerce kelime geçmiş. “Restaurant”, “piano”, “pizza”, “café”… Liste uzayıp gidiyor. O halde “pesto” da bu zincirin bir halkası. Sorulması gereken belki de şu: Biz neden kelimeyi olduğu gibi almayı bir tehdit olarak görüyoruz? Bir yandan İngilizce kelimeleri rahatlıkla Türkçeye sokarken (mesela “mail atmak”), diğer yandan İtalyancadan gelen “pesto”ya mesafe koymamız bir çelişki değil mi?

Forumda Tartışmaya Açık Noktalar

Burada sizlere birkaç sorum olacak:

- Sizce “pesto” gibi kültürel yemek terimleri çevrilmeli mi, yoksa orijinal haliyle mi kullanılmalı?

- Bir kelimenin orijinalini korumak, o kültürü saygıyla selamlamak mıdır, yoksa kendi dilimizi zayıflatmak mıdır?

- Erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı mı, kadınların ilişkisel ve empatik bakışı mı bu konuda daha yapıcı olur?

Kendi deneyimimden söyleyeyim, ben çoğu zaman erkeklerin stratejik tavrına kayıyorum. Çünkü iletişimde işlevselliği önemsiyorum: Eğer herkes “pesto” diyorsa, ben “fesleğenli sos” desem kimse beni anlamayacak. Ama aynı zamanda kadınların kaygılarını da küçümsememek lazım; çünkü dilin taşıdığı duygusal değer, kültürel bağlamı korumak açısından çok önemli.

Kelimenin Yolculuğu ve Bizim Tavrımız

Şunu unutmamak lazım: Bir kelimenin İngilizcede varlığı ya da yokluğu, aslında sadece dilsel bir mesele değil. Aynı zamanda kültürel alışverişin göstergesi. İngilizce “pesto”yu kabul etmiş, çünkü İtalyan mutfağını global olarak tanımış ve benimsemiş. Bizim de sorumuz şu olmalı: Biz hangi kültürel öğeleri sahipleniyoruz, hangilerine mesafe koyuyoruz? Örneğin, “pizza”yı rahatlıkla dilimize almışız, kimse kalkıp “ince yuvarlak hamur üzerinde malzeme” demiyor. Ama “pesto” söz konusu olduğunda hâlâ bir tereddüt yaşıyoruz. Bu çifte standart nereden geliyor?

Sonuç Yerine: Bir Tartışma Daveti

Benim kanaatim, dilde bu tür ithal kelimeler kaçınılmazdır ve çoğu zaman kültürel zenginlik katar. Ama kabul edelim, mesele sadece kelimenin kendisi değil; onunla birlikte gelen kültürel anlam yükü. “Pesto” İngilizcede bir karşılık aranmadan kullanılıyorsa, bu İngilizlerin pratik zekâsı mı, yoksa kültürel esnekliği mi? Biz neden aynı rahatlıkta olamıyoruz?

Siz ne dersiniz? Kelimenin özünü olduğu gibi korumak mı daha doğru, yoksa mutlaka Türkçe bir karşılık üretmek mi? Ve dahası, bu tartışmada hangi yaklaşım daha yapıcı: Erkeklerin stratejik çözümcülüğü mü, kadınların empatik duyarlılığı mı?

Hadi şimdi sözü size bırakıyorum. Çünkü gerçek cevap, ancak farklı bakış açılarının çarpışmasından doğacak.

---

(Toplam: ~870 kelime)
 
Üst