OYAK 2024 Nema Beklentisi: Gerçekten Hakkımız Olanı mı Alıyoruz?
Ben yıllardır OYAK üyesiyim. Her yıl nema oranı açıklandığında içimde hem umut hem de hayal kırıklığı karışımı bir his oluyor. 2024 için açıklanacak nema oranı öncesinde de aynı soru yankılanıyor: “Acaba bu yıl hakkımızı gerçekten alabilecek miyiz?” Çünkü ne yazık ki, yıllardır OYAK’ın kârı büyürken, üyelere yansıyan nema oranları enflasyonun ve reel getirinin çok gerisinde kalıyor.
Sisteme Güven, Ama Sorgulamadan Olmaz
OYAK, kuruluş itibarıyla güven veren bir kurum. Ordunun disiplini, düzeni ve itibarı üzerine kurulu bir finansal yapı. Ancak gelin görün ki, son yıllarda üyelerinin güvenini sarsan bir tabloyla karşı karşıyayız. Devasa yatırımlar, büyük holding alımları, dev sanayi girişimleri… Fakat üye neması hâlâ çift haneli rakamların sınırında dolaşıyor.
Peki bu kadar büyük kar eden bir yapıda, üyenin payı neden bu kadar küçük kalıyor? “OYAK’ın amacı üyelerine refah sağlamak değil mi?” diye sormak hakkımız değil mi?
Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Bakışı
Forumlarda bu konuyu tartıştığımızda fark ediyorum: Erkek üyeler genellikle stratejik analizlerle yaklaşıyor.
“Portföy dağılımı yanlış”,
“Yatırımların getirisi düşük”,
“Likidite yönetimi zayıf”
gibi cümleler duyuyorum. Haklılar. Çünkü OYAK’ın finansal verilerine baktığınızda, stratejik anlamda ciddi soru işaretleri var. Özellikle son yıllarda yapılan yatırım kararları, üyeye kısa vadede getiriden çok uzun vadeli risk yüklemiş durumda.
Kadın üyeler ise konuyu daha empatik bir yerden ele alıyorlar:
“Biz emek verdik, ailemizin geleceğini OYAK’a teslim ettik.”
“Bu kurum bize güven hissi veriyordu, ama artık şeffaf değil.”
“Bir anne olarak çocuğumun geleceğini bu yapıya güvenerek planlıyorum, ama artık emin değilim.”
Bu sözler, bir tablonun iki farklı yüzünü gösteriyor. Erkek üyeler sistemin yapısına, kadın üyelerse güven duygusuna odaklanıyor. Aslında ikisi de aynı noktada birleşiyor: OYAK’ın üyelerine olan sorumluluğu.
Gerçek Getiri Nerede Kaldı?
2024 yılında enflasyon %60’ların üzerinde seyrederken, OYAK neması %50 bile olsa reel anlamda kayıp yaşanacak.
Yani “yüksek nema” açıklansa bile aslında paramızın değeri eriyor.
Sizce bu adil mi?
OYAK’ın yatırımlarının getirisi gerçekten bu kadar mı düşük, yoksa dağıtılan nema oranı stratejik olarak mı düşük tutuluyor?
Kimi üyeler “devlet baskısı var” diyor, kimileri “içeride rant döngüsü oluştu” diyor. Hangisi doğru olursa olsun, bir şey değişmiyor: Üye kaybediyor.
Şeffaflık Nerede?
OYAK yönetiminin yıllık faaliyet raporları yayımlanıyor, evet. Ama bu raporlar sıradan bir üyenin anlayacağı düzeyde değil. Milyar liralık yatırımların getirisi, risk oranları, şirketlerin birleşme ve devralma süreçleri sadece genel başlıklarla geçiliyor.
Bir kurumun “kendi üyelerinden” bilgi saklaması ne kadar doğru?
OYAK üyeleri neden bağımsız bir denetim raporunu doğrudan göremiyor?
Bu sistemin içindeyiz ama dışındaymışız gibi hissettiriyor. Sanki bizim paramızla başkaları yönetimsel oyunlar oynuyor.
Erkeklerin Soğukkanlı Analizi vs. Kadınların Duygusal Gerçekçiliği
Erkek forum üyeleri genelde şöyle diyor:
> “Finansal anlamda sürdürülebilirlik için nema oranı düşük tutuluyor, bu stratejik bir hamle.”
> Ama kadın üyelerden gelen cevap daha net:
> “Sürdürülebilirlik bahanesiyle hakkımız yeniyor.”
Bu karşıtlık aslında tartışmanın kalbinde yatıyor. Erkekler uzun vadeli yapısal güvenlikten, kadınlar ise bugünkü adalet duygusundan bahsediyor.
Hangisi haklı derseniz, ikisi de. Ama bir farkla: Şeffaflık olmadan hiçbir stratejiye inanılmaz.
Bir erkek analitik bir tabloya bakar, kadın ise o tablonun ardındaki niyeti hisseder.
İşte OYAK’ın eksik olduğu nokta da tam burası: Hem stratejik hem de duygusal tatmin yaratamıyor.
Forumda Tartışmaya Değer Sorular
1. OYAK’ın 2024 nema oranı sizce reel kaybı telafi edebilecek mi?
2. Kurumun kâr dağıtım politikası adil mi, yoksa belirli bir grubun çıkarına mı hizmet ediyor?
3. Erkeklerin analitik yaklaşımı mı, yoksa kadınların duygusal farkındalığı mı çözümün anahtarı olabilir?
4. Sizce üyeler ortak bir baskı grubu oluşturmalı mı?
5. Şeffaflık talebini yüksek sesle dile getirmek kurumu düzeltir mi, yoksa sadece görüntüyü mü değiştirir?
Birlik Olmadan Çözüm Yok
Gerçek şu ki, OYAK’ın yapısında hem finansal hem de etik anlamda bir denge sorunu var.
Yıllardır biriken güven açığı, “sabredin, sistem güçlü” denilerek örtüldü. Ama artık sabır yerini sorgulamaya bıraktı.
Üyeler ne erkek ne kadın olarak değil, “ortak bir çıkar grubu” olarak hareket etmedikçe hiçbir şey değişmeyecek.
OYAK yönetimi, üyelerin sessizliğini onay gibi gördüğü sürece, nema oranları hep “makul ama yetersiz” kalacak.
Son Söz: Güven, Şeffaflık ve Adalet
OYAK 2024 nema oranı açıklanınca, yine forumlar dolacak taşacak.
Kimi “idare eder” diyecek, kimi “yine kandırıldık” diye isyan edecek.
Ama unutmayalım: mesele sadece bir rakam değil.
Bu, bir güven meselesi.
Erkeklerin stratejik çözüm arayışıyla kadınların duygusal duyarlılığı birleşirse, belki o zaman OYAK gerçekten üyelerinin kurumu olur.
Çünkü hiçbir sistem, güven kaybını nemayla telafi edemez.
Ben yıllardır OYAK üyesiyim. Her yıl nema oranı açıklandığında içimde hem umut hem de hayal kırıklığı karışımı bir his oluyor. 2024 için açıklanacak nema oranı öncesinde de aynı soru yankılanıyor: “Acaba bu yıl hakkımızı gerçekten alabilecek miyiz?” Çünkü ne yazık ki, yıllardır OYAK’ın kârı büyürken, üyelere yansıyan nema oranları enflasyonun ve reel getirinin çok gerisinde kalıyor.
Sisteme Güven, Ama Sorgulamadan Olmaz
OYAK, kuruluş itibarıyla güven veren bir kurum. Ordunun disiplini, düzeni ve itibarı üzerine kurulu bir finansal yapı. Ancak gelin görün ki, son yıllarda üyelerinin güvenini sarsan bir tabloyla karşı karşıyayız. Devasa yatırımlar, büyük holding alımları, dev sanayi girişimleri… Fakat üye neması hâlâ çift haneli rakamların sınırında dolaşıyor.
Peki bu kadar büyük kar eden bir yapıda, üyenin payı neden bu kadar küçük kalıyor? “OYAK’ın amacı üyelerine refah sağlamak değil mi?” diye sormak hakkımız değil mi?
Erkeklerin Stratejik, Kadınların Empatik Bakışı
Forumlarda bu konuyu tartıştığımızda fark ediyorum: Erkek üyeler genellikle stratejik analizlerle yaklaşıyor.
“Portföy dağılımı yanlış”,
“Yatırımların getirisi düşük”,
“Likidite yönetimi zayıf”
gibi cümleler duyuyorum. Haklılar. Çünkü OYAK’ın finansal verilerine baktığınızda, stratejik anlamda ciddi soru işaretleri var. Özellikle son yıllarda yapılan yatırım kararları, üyeye kısa vadede getiriden çok uzun vadeli risk yüklemiş durumda.
Kadın üyeler ise konuyu daha empatik bir yerden ele alıyorlar:
“Biz emek verdik, ailemizin geleceğini OYAK’a teslim ettik.”
“Bu kurum bize güven hissi veriyordu, ama artık şeffaf değil.”
“Bir anne olarak çocuğumun geleceğini bu yapıya güvenerek planlıyorum, ama artık emin değilim.”
Bu sözler, bir tablonun iki farklı yüzünü gösteriyor. Erkek üyeler sistemin yapısına, kadın üyelerse güven duygusuna odaklanıyor. Aslında ikisi de aynı noktada birleşiyor: OYAK’ın üyelerine olan sorumluluğu.
Gerçek Getiri Nerede Kaldı?
2024 yılında enflasyon %60’ların üzerinde seyrederken, OYAK neması %50 bile olsa reel anlamda kayıp yaşanacak.
Yani “yüksek nema” açıklansa bile aslında paramızın değeri eriyor.
Sizce bu adil mi?
OYAK’ın yatırımlarının getirisi gerçekten bu kadar mı düşük, yoksa dağıtılan nema oranı stratejik olarak mı düşük tutuluyor?
Kimi üyeler “devlet baskısı var” diyor, kimileri “içeride rant döngüsü oluştu” diyor. Hangisi doğru olursa olsun, bir şey değişmiyor: Üye kaybediyor.
Şeffaflık Nerede?
OYAK yönetiminin yıllık faaliyet raporları yayımlanıyor, evet. Ama bu raporlar sıradan bir üyenin anlayacağı düzeyde değil. Milyar liralık yatırımların getirisi, risk oranları, şirketlerin birleşme ve devralma süreçleri sadece genel başlıklarla geçiliyor.
Bir kurumun “kendi üyelerinden” bilgi saklaması ne kadar doğru?
OYAK üyeleri neden bağımsız bir denetim raporunu doğrudan göremiyor?
Bu sistemin içindeyiz ama dışındaymışız gibi hissettiriyor. Sanki bizim paramızla başkaları yönetimsel oyunlar oynuyor.
Erkeklerin Soğukkanlı Analizi vs. Kadınların Duygusal Gerçekçiliği
Erkek forum üyeleri genelde şöyle diyor:
> “Finansal anlamda sürdürülebilirlik için nema oranı düşük tutuluyor, bu stratejik bir hamle.”
> Ama kadın üyelerden gelen cevap daha net:
> “Sürdürülebilirlik bahanesiyle hakkımız yeniyor.”
Bu karşıtlık aslında tartışmanın kalbinde yatıyor. Erkekler uzun vadeli yapısal güvenlikten, kadınlar ise bugünkü adalet duygusundan bahsediyor.
Hangisi haklı derseniz, ikisi de. Ama bir farkla: Şeffaflık olmadan hiçbir stratejiye inanılmaz.
Bir erkek analitik bir tabloya bakar, kadın ise o tablonun ardındaki niyeti hisseder.
İşte OYAK’ın eksik olduğu nokta da tam burası: Hem stratejik hem de duygusal tatmin yaratamıyor.
Forumda Tartışmaya Değer Sorular
1. OYAK’ın 2024 nema oranı sizce reel kaybı telafi edebilecek mi?
2. Kurumun kâr dağıtım politikası adil mi, yoksa belirli bir grubun çıkarına mı hizmet ediyor?
3. Erkeklerin analitik yaklaşımı mı, yoksa kadınların duygusal farkındalığı mı çözümün anahtarı olabilir?
4. Sizce üyeler ortak bir baskı grubu oluşturmalı mı?
5. Şeffaflık talebini yüksek sesle dile getirmek kurumu düzeltir mi, yoksa sadece görüntüyü mü değiştirir?
Birlik Olmadan Çözüm Yok
Gerçek şu ki, OYAK’ın yapısında hem finansal hem de etik anlamda bir denge sorunu var.
Yıllardır biriken güven açığı, “sabredin, sistem güçlü” denilerek örtüldü. Ama artık sabır yerini sorgulamaya bıraktı.
Üyeler ne erkek ne kadın olarak değil, “ortak bir çıkar grubu” olarak hareket etmedikçe hiçbir şey değişmeyecek.
OYAK yönetimi, üyelerin sessizliğini onay gibi gördüğü sürece, nema oranları hep “makul ama yetersiz” kalacak.
Son Söz: Güven, Şeffaflık ve Adalet
OYAK 2024 nema oranı açıklanınca, yine forumlar dolacak taşacak.
Kimi “idare eder” diyecek, kimi “yine kandırıldık” diye isyan edecek.
Ama unutmayalım: mesele sadece bir rakam değil.
Bu, bir güven meselesi.
Erkeklerin stratejik çözüm arayışıyla kadınların duygusal duyarlılığı birleşirse, belki o zaman OYAK gerçekten üyelerinin kurumu olur.
Çünkü hiçbir sistem, güven kaybını nemayla telafi edemez.