Muhendis
New member
Evrim bütün canlıları olduğu üzere bilhassa memelileri o kadar hayli ilgilendiriyor ki. Zira attığımız adımdan aldığımız nefese, uzuvlarımıza, bedenimizdeki kıllara kadar hepsi evrimimizin bir eseri. Bugün de üstüne oldukcaça konuşulan bir mevzuyu ele aldık: niye her yerimizde kıl var?
Kaynak: Ali Demirsoy
İçeriğe başlamadan evvel hatırlamakta yarar var ki kuşlar harici hiç bir hayvanda tüy yoktur. Bizdekiler de kısa ya da uzun kıldır. Kıla kıl deyip içeriğe geçelim.
Kıllar derimizin orta katmanı olan dermiste üretilirler ve bir protein olan keratin içerirler. Kıllar memelilerde bir ayırt edici olarak pek yaygındır. Lakin birtakım öbür canlılarda; protistalarda, böceklerde yahut bitkilerde kılsı uzantılar bulunabilir.
Viyana’da yapılan evrimsel bir araştırmaya göre kılların evrimi biroldukca canlıyla ortak ceddimiz olan ve yaklaşık 310 milyon yıl evvel hayatış bir çeşitten başlar.
Demek ki tavuklar, kertenkeleler ve insanlarda kılın ana hususunu üreten genler birebirdir. Lakin hepimizin malumu insanlarda, ataları ve yakın kuzenlerindeki üzere ağır kıl bulunmaz, pekala bunun niçini nedir?
Kıllar genel olarak memelileri yaşadıkları ortamdaki güneş ışınlarının yakıcı tesirlerinden korur. Şayet kılların uzunlukları artıyor ve güçleniyorsa bu sefer muhafaza soğuğa karşıdır.
İnsan büyüklüğündeki bir maymunda yaklaşık 100 bin kıl kökü bulunduğu bilinir. Lakin cetlerimiz ateşi kullanıp hayvan postlarından giysi yapmaya başladığında bedenini faal bir biçimde hem soğuğa tıpkı vakitte sıcağa karşı korur.
bu biçimdece maymunlarla ortak ceddimizin bir kolu beşere gerçek giden evrimsel hatta girmiş olur. Ve daha az kıllı bireylerin de yaşama ve korunma talihi artar.
Bu bağlamda düşündüğümüzde güneş ışınlarının her an aktif olarak ulaştığı baş, üst ve alt üyelerin uç kısımlarındaki kıllar seyrelse de durmaktadır. Bu yüzden saçımız, kaşımız ve bacaktaki kıllarımız hala gür denecek düzeydedir.
Ayrıca ağız, burun, kulak, göz ve anüs civarındaki kıllar da kollayıcı bakılırsav üstlenirler zira bu yerlere her an toz, mikrop vesaire girebilir. Koltuk altımızda kıllar vardır; zira…
Sürtünmeyi azaltır ve ayrıyeten akciğerleri korur; zira akciğerler soğuğa karşı bedenimizdeki en korunmasız yerdir. Göğsümüzün orta kısmındaki kas donanımının ısı üretememesi de bir daha akciğeri korumak için göğüste kıl üretir.
Ve ötürüsıyla çıplak maymun, insan evrimleşir. Lakin yanlış anlaşılmasın ateş, giysi vesaire kılları azaltıcı etmen değildir aslında. Bu şartlarda yaşayan cetlerimiz için…
Kılsızlık bir avantaj olarak seçilir ve gitgide kılsızlaşma artar. Yani şartlar kendine uygun özelliği oluşturmaz lakin toplulukta bulunanlardan uygun olanların seçilmesini sağlarlar. Bunun ismi da aslına bakarsanız doğal seçilimdir.
Hazır evrim demişken şu efsane soruyu tekrar soralım mı: Maymunlar niye insan olmuyor?
Kaynak: Ali Demirsoy
İçeriğe başlamadan evvel hatırlamakta yarar var ki kuşlar harici hiç bir hayvanda tüy yoktur. Bizdekiler de kısa ya da uzun kıldır. Kıla kıl deyip içeriğe geçelim.
Kıllar derimizin orta katmanı olan dermiste üretilirler ve bir protein olan keratin içerirler. Kıllar memelilerde bir ayırt edici olarak pek yaygındır. Lakin birtakım öbür canlılarda; protistalarda, böceklerde yahut bitkilerde kılsı uzantılar bulunabilir.
Viyana’da yapılan evrimsel bir araştırmaya göre kılların evrimi biroldukca canlıyla ortak ceddimiz olan ve yaklaşık 310 milyon yıl evvel hayatış bir çeşitten başlar.
Demek ki tavuklar, kertenkeleler ve insanlarda kılın ana hususunu üreten genler birebirdir. Lakin hepimizin malumu insanlarda, ataları ve yakın kuzenlerindeki üzere ağır kıl bulunmaz, pekala bunun niçini nedir?
Kıllar genel olarak memelileri yaşadıkları ortamdaki güneş ışınlarının yakıcı tesirlerinden korur. Şayet kılların uzunlukları artıyor ve güçleniyorsa bu sefer muhafaza soğuğa karşıdır.
İnsan büyüklüğündeki bir maymunda yaklaşık 100 bin kıl kökü bulunduğu bilinir. Lakin cetlerimiz ateşi kullanıp hayvan postlarından giysi yapmaya başladığında bedenini faal bir biçimde hem soğuğa tıpkı vakitte sıcağa karşı korur.
bu biçimdece maymunlarla ortak ceddimizin bir kolu beşere gerçek giden evrimsel hatta girmiş olur. Ve daha az kıllı bireylerin de yaşama ve korunma talihi artar.
Bu bağlamda düşündüğümüzde güneş ışınlarının her an aktif olarak ulaştığı baş, üst ve alt üyelerin uç kısımlarındaki kıllar seyrelse de durmaktadır. Bu yüzden saçımız, kaşımız ve bacaktaki kıllarımız hala gür denecek düzeydedir.
Ayrıca ağız, burun, kulak, göz ve anüs civarındaki kıllar da kollayıcı bakılırsav üstlenirler zira bu yerlere her an toz, mikrop vesaire girebilir. Koltuk altımızda kıllar vardır; zira…
Sürtünmeyi azaltır ve ayrıyeten akciğerleri korur; zira akciğerler soğuğa karşı bedenimizdeki en korunmasız yerdir. Göğsümüzün orta kısmındaki kas donanımının ısı üretememesi de bir daha akciğeri korumak için göğüste kıl üretir.
Ve ötürüsıyla çıplak maymun, insan evrimleşir. Lakin yanlış anlaşılmasın ateş, giysi vesaire kılları azaltıcı etmen değildir aslında. Bu şartlarda yaşayan cetlerimiz için…
Kılsızlık bir avantaj olarak seçilir ve gitgide kılsızlaşma artar. Yani şartlar kendine uygun özelliği oluşturmaz lakin toplulukta bulunanlardan uygun olanların seçilmesini sağlarlar. Bunun ismi da aslına bakarsanız doğal seçilimdir.
Hazır evrim demişken şu efsane soruyu tekrar soralım mı: Maymunlar niye insan olmuyor?