Mahmut Özer: Okulları açık tutamasaydık mahvolacaktık!

KriptoKamil

New member
Bir dizi programa katılmak üzere Van’a gelen Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, vilayet eğitim kıymetlendirme toplantısının akabinde Uygulama Oteli Konferans Salonunda 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Hazırlık Toplantısı’nı katıldı.

Burada eğitimcilere hitap eden Bakan Özer, Van’ın eğitim durumuna ait kapsamlı bir kıymetlendirme yaptıklarını anımsattı. Van’ın 2022 yılındaki MEB bütçesi olan 705 milyona ek olarak 1 milyar 750 milyonluk yatırımı kazandırma sonucu verdiklerini söz eden Bakan Özer, “ötürüsıyla Van’ımızın Ulusal Eğitim Bakanlığı 2022 yılı bütçesini 705 milyondan yaklaşık 2 buçuk milyara çıkartmış bulunuyoruz. Bu eğitim yatırımlarının, yeni yatırımların iyi uğurlu olmasını diliyorum. Biz Ulusal Eğitim Bakanlığı olarak tüm vilayetlerimizin eğitimde epeyce daha kuvvetli olması için, çocuklarımızın epey daha nitelikli bir biçimde eğitim alabilmesi için, öğretmenlerimizin epey daha huzurlu ortamlarda, okul yöneticilerimizin fazlaca daha emniyetli, huzurlu ortamlarda ve severek istekli bir biçimde bu süreçlere katkı vermeleri için bakanlığın her türlü imkanını seferber edeceğiz. Bu bağlamda biz sizlerin hizmetkarıyız. Sizin gereksinimlerinizi nasıl karşılayabiliriz? Tüm bürokrasideki arkadaşlarımızla birlikte alanda değerlendirmeye, dinlemeye ve süratli bir biçimde karşılamaya çalışıyoruz” diye konuştu.

“ÜLKENİN GELECEĞİ AÇISINDAN ÇOK KIYMETLİ BİR KATKIDA BULUNUYORUZ”

2022-2023 eğitim öğretim yılı hazırlıklarına erken başladıklarını lisana getiren Özer, “Hepinizin malumu olduğu üzere 17 Haziran’da okullar kapandıktan daha sonra tüm okul yöneticilerimize bir hafta daha sonra İstanbul’da fazlaca kapsamlı bir kıymetlendirme toplantısı yaptık. Hem bir yıllık politikalarımızda gelinen noktaları bir arada kıymetlendirme imkanımız oldu tıpkı vakitte İstanbul’un tüm okullarının, anaokulundan liseye kadar tüm okullarının paklık, kırtasiye, küçük tamir ve donatım gereksinimlerini o gün itibariyle karşıladık. İstedik ki 2022-2023 yılına fazlaca daha sağlıklı bir biçimde girelim. Okullar yalnızca eğitim öğretimin yapıldığı yerler değildir. Bir ülkenin en değerli sermayesi olan beşeri sermayesinin niteliğinin epey boyutlu bir biçimde arttırıldığı yerlerdir. O gençlerimizin, yavrularımızın psikososyal duygusal gelişimlerini yaptıkları yerlerdir. Akran eğitiminin olduğu yerlerdir, kültür, sanat, spor faaliyetlerinin olduğu yerlerdir. ötürüsıyla okullar kapalı olduğu vakit telafi edilmesi gereken tek şey öğrenme kayıpları değildir. Öğrenme kayıplarının fazlaca daha öncesinde öbür kayıplar vardır. en çok kayıplardan maliyet ödeyenler de bu imkanlara en çok muhtaçlık olanlardır. İşte bir buçuk yıllık eğitime orta vermenin dijital platformlarda bu süreçleri direktörün istediğiniz kadar dünyanın en eksiksiz dijital platformunu da inşa etseniz beşeri sermayenin ödeyeceği maliyetleri telafi edebilmeniz mümkün değil. Onun için o bir yıl içerisinde 2022-2023 eğitim öğretim yılında o fedakarlıklarınız, maskeyle ders anlatmalarınız, süreçleri epeyce sağlıklı bir biçimde yönetmenizle ve devasa bir kitlenin 18.9 milyonluk bir kitlenin okullarla bütünleşmesini sağlamadaki göstermiş olduğunuz yüreklilik hakikaten dayanılmaz bir şey. Sizleri kutluyorum. Ülkenin geleceği açısından epeyce değerli bir katkıda bulunuyoruz” formunda konuştu.

“SON 20 YILDA EĞİTİME ÇOK ÖNEMLİ YATIRIMLAR YAPILDI”

Son 20 yılda eğitime önemli yatırımlar yapıldığının altını çizen Özer, “81 vilayette 922 ilçede yeni derslikler, yeni okullar yapılarak bu ülkenin çocuklarını, gençlerinin, yavrularının eğitime erişimi kolaylaştırıldı. Yaklaşık bir milyona yakın dersliği olan bir eğitim sistemine sahibiz. Çabucak bu yatırımlar tüm okullaşma alanlarına yansıdı. Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranları arttı. Bu ülkede kız çocuklarının eğitim erişimiyle dünya kadar kampanyalar yapıldı. Hatta muhafazakar kesim dindar kesim bu ülkede kız çocuklarını okullara göndermiyor diye daima suçlandı. Hem okul yapılmadı hem suçlandılar fakat gelinen noktada okullar yapıldığı vakit kız çocuklarının okullaşma oranlarını, erkek çocuklarının eriştiği görüldü. Ortaöğretimdeki okullaşma oranları yüzde 90’lar düzeyinde. Yüksek Öğretimde 2014 yılından itibaren birinci sefer bayanların okullaşmalarını erkekleri geçti. Fırsat verildiği vakit bu ülkenin vatandaşlarının, kız çocuklarının okutulmasıyla ilgili bir sorunu yok” dedi.

“KADINLARINIZ BAŞÖRTÜSÜNDEN ÖTÜRÜ YURT DIŞINA GİTTİĞİ VAKİT BEYİN GÖÇÜNDEN BAHSETMEDİNİZ?”

20 yıllık süreçte yatırımlarla bir arada eğitimdeki başörtü yasağının da kaldırıldığını söyleyen Özer, şunları söylemiş oldu:


“İkinci okullaşma oranlarının artırılmasından daha sonra süreç içerisinde yapılan en kıymetli atılımlardan bir tanesi eğitim sisteminin demokratikleşmesi oldu. Bunun başında hepinizin malumu olduğu üzere başörtüsü yasakları geliyordu. Düşünebiliyor musunuz? Kılık kıyafetinden dolayı bu ülkenin vatandaşlarının çocukları, bayanlarının eğitime erişimi engelleniyordu. Artık öteki ülkelerle bir karşılaştırıyor, başka ülkeler çocuklarını, gençlerini eğitim sistemine dahil etmek için çırpınırken biz fantezi yapıyoruz. Diyoruz ki başörtülü giremez. Pekala ne yapacak bunlar? Yükseköğretim Kurumları üniversitelerinde dünyanın dramları yaşandı, aksiyonlar yapıldı, gücünü Türkiye boşu boşuna tüketti ve bir sürü hanımımız imkanı olanlar da Yükseköğretim imkanına kavuşabilmek için yurt dışına gittiler. Artık bu biçimde düşünmemiz lazım değil mi? Bugün beyin göçüyle ilgili konuşanlar, ülkede işte beyin göçü var, yurt dışına gençlerimiz gidiyor. Pekala, niye bu biçimdelarda kadınlarınız başörtüsünden dolayı yurt dışına gittiği vakit beyin göçünden bahsetmediniz? Bugün bayana şiddetle ilgili konuşanlar o gün en temel anayasal hakkı bayanlarımızın, kızlarımızın elinden alınırken niçin bunun bir bayana şiddet olduğu lisana getirilmedi? Demek ki sıkıntı oburdur. İşte son 20 yılda bu binalar, okullaşma alanları harcanırken beraberinde başörtüsü yasağı da kaldırıldı.”

“TÜRKİYE ÇOK KRİTİK BİR ŞEYİ BAŞARDI”

Süreçte bir taraftan okullaşma oranlarının arttırıldığını ve hem de eğitim sisteminin önündeki antidemokratik uygulamaların kaldırıldığını lisana getiren Özer, “Çocuklarını okula göndermede ıstırap yaşayanlara koşullu eğitim verildi. Çocuğu da gönderirse eğitime belirli ölçüde maddi katkı sağlamak, pansiyon, burslar, taşımalı eğitim fiyatsız eğitim, fiyatsız yemek, ders kitaplarını fiyatsız olarak dağıtılması, bunların hepsi aslında eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesiyle ilgili fazlaca kıymetli ataklardı. Türkiye epey kritik bir şeyi başardı. Artık eğitimde öğrenci sayınızı arttırdığınız vakit kaliteyi sürdürebilmeniz epeyce zordur. Ancak Türkiye son 20 yılın kalitesini daima güzelleştiren bir sisteme sahip oldu. Yani hem eğitim sistemini büyütüyorsunuz hem kalite daima güzelleşiyor tıpkı vakitte eğitim sistemini antidemokratik uygulamalardan arındırıyorsunuz” diye konuştu.

“BUGÜN KALİTEYLE İLGİLİ KONUŞANLARIN KEDERİ KALİTE DEĞİL”

Gelinen noktada 18.9 milyon öğrencisi ve 1.2 milyon öğretmenliğiyle devasa bir eğitim sistemine sahip olduklarının altını çizen Özer, “Bakın öğretmen başına düşen, derslik başına düşen öğrenci sayısı kritiktir değil mi? Eğitimde bir kalite göstergesidir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütünün (OECD) tüm kullandığı değerlendirmelerde bir kalite göstergesi olarak kullanılır. 2000 senelerda okullaşma oranları tüm eğitim kademelerinde yüzde 50’nin altındaydı. Şu anda da yüzde 90’nın üzerindedir. 2000 senelerda okullaşma oranlarının yüzde 50’nin altında olduğu durumda öğretmen başına düşen öğrenci sayısının bugünden daha düşük olmasını bekleriz. 2000 senelerda öğretmen başına düşen öğretmen sayıları 40’lar düzeyindeyken bugün 20’lerin altına düştü. Zira eğitim sisteminde 500 bin civarında öğretmen varken, şu anda 1.2 milyon öğretmenin olduğu bir eğitim sistemine kavuştuk. Yani son 20 yıldaki bu eğitim kıssası neresine bakarsanız bakın bir muvaffakiyet hikayesidir” biçiminde konuştu.

“YILSONU AMACIMIZ YÜZDE 100 OLACAK”

Okullar ortası muvaffakiyet farkının başladığı yerlerin okul öncesi olduğunu işaret eden Özer, “Maddi imkanı olmayanların okul öncesi okula erişimi epey kısıtlıdır. Planlamamız fazlaca süratli bir biçimde devam etti. 10 ay içerisinde bin 110 adet bağımsız anaokulu yaptık ve 500 bin çocuğumuz birinci defa anaokulundan faydalanmaya başladı. Bu kısa mühlet içerisinde 5 yaşlarındaki okullaşma oranı yüzde 78’den yüzde 93’e çıktı. Yılsonu amacımız yüzde 100 olacak. Bunun bin adeti İstanbul’da açılacak, Bugün itibariyle 66 adet yeni anaokulu da bu yıl Van’a kazandırıyoruz. Van’daki anaokulu sayısını 100’lere çıkaracağız” dedi. Konuşmasında Van’a müjdeli haberler de veren Bakan Özer, “Van’da mesleksel eğitimde yaklaşık 10 bin öğrencimiz var. Dolaysıyla Van’daki mesleksel eğitimdeki tüm gençlerimiz ayda 2 bin TL maaş almış olacak. Bir öbür müjde daha; 5 blokluk inşaatı tamamlanmış bir bina var. Bu binayı öğretmenlerimize alalım dedik. 5 bloğu çabucak tamamlayıp siz bedelli öğretmen ve okul yöneticilerimizin hizmetine sunacağız” diye konuştu.

BAKAN ÖZER, DİLKAYA KÖY ÖMÜR MERKEZİNİ HİZMETE AÇTI

Yapılan konuşmaların akabinde Bakan Özer birlikteindeki Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Lideri Ozan Balcı, AK Parti Van milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar, İrfan Kartal ve Abdulahat Arvas, Edremit Belediye Lideri İsmail Say ile bir arada Edremit ilçesindeki Dilkaya Köy Ömür Merkezi Açılışını gerçekleştirdi.

KAYNAK: İHA
 
Üst