Kıyamet saati 2024 ne zaman ?

Semerkant

Global Mod
Global Mod
Kıyamet Saati 2024: Gerçekten Saate mi Bakıyoruz?

Hadi bir dakika duralım. Eğer şu anda bilgisayar başında oturup kıyamet saati hakkındaki yazıları okumaya karar verdiyseniz, oldukça özel bir insansınız. Bunu yazan kişi de öyle. Kıyamet saati… Hadi ama! Yani, gerçekten bu kadar ciddiye almalı mıyız? Belki de şu anda dünya tam anlamıyla birbirine girmişken, hayatta kalmaya çalışırken, "Kıyamet saati bu kadar kritik mi?" diye soranlardan biriyim.

2024 yılı, tahmin edebileceğiniz gibi, hepimizi "bu iş ciddiye binmiş" hissine boğan bir yıl. Ama kıyamet saati dedikleri o tıkır tıkır işleyen saat... Biz buna nasıl yaklaşmalıyız? Zaten hepimizin gündeminde yeterince felaket var, değil mi? Küresel ısınma, yapay zeka, ekonomik kriz… Bir de üstüne bir saat eklenmiş. Neyse ki, bu saat tam anlamıyla "kıyamet" getirmiyor. Ama bizler, hala "Kıyamet Saati 2024"ü konuşuyorsak, bunu bir kez daha gözden geçirmek gerek!

Kıyamet Saati Nedir? Tekrar Gözden Geçirelim!

Kıyamet saati, bilim insanlarının, nükleer savaş, iklim değişikliği ve diğer küresel tehlikelerden dolayı insanlığın varoluşunu tehdit eden riskleri simgeleyen bir gösterge. 1947 yılında kurulmuş olan Bulletin of the Atomic Scientists tarafından düzenlenen bu saatin amacı, küresel tehditlere dikkat çekmek ve insanları daha dikkatli olmaya çağırmak. Yani, evet, kıyamet saati doğrudan bir "kıyamet" olayı değil, ama… 2024 yılı itibarıyla bu saat şu anda 90 saniye öncesine yerleştirilmiş durumda!

Evet, 90 saniye! Yani, kıyamet saati neredeyse sıfıra yaklaşmış. Ama korkmayın, saat bir televizyon yayını gibi değil, zamanın ne zaman dolacağını kimse tam olarak bilemez. Tabi ki, bu kadar hassas bir konuyu ciddiye almak önemli, ama bir yandan da bu durumu mizahi bir şekilde değerlendirebilmeliyiz, değil mi?

Erkekler, Çözüm Odaklı Yaklaşıyor, Ama...

Bir erkek olarak (ya da buna biraz benzer şekilde) kıyamet saati haberini duyduğumda önce hemen çözüm arayışına girmeye başladım. "Tamam, tamam, biz bir şeyler yaparız!" diye düşündüm. "Belki daha fazla güneş enerjisi kullanmalıyız ya da nükleer silahsızlanma hakkında daha fazla konuşmalıyız." Kendimi pek de "stratejik" bir şekilde hissettim, ama sonra… Gerçekleşen felaketi önlemek için de "işi gücü bırakıp bu saatle uğraşmak" biraz fazla hırslı olabilir, değil mi? Belki de yapılması gereken şey, daha fazla düşünmek, daha az çözüm odaklı olmak ve olasılıkları göz önünde bulundurmak olmalı. Yani, insan hayatını kurtarmak için çözüm bulmaya çalışırken, bazen biraz durup, "Acaba yanlış bir şey mi yapıyoruz?" diye sormak gerek.

Mesela, nükleer silahları ortadan kaldırma konusundaki gündem, başlı başına çözüm arayışı gibi gözükebilir. Ama sonrasında dünya çapında farklı çıkarlar, stratejiler ve politikalar devreye girdiğinde işler karmaşıklaşıyor. Kıyamet saati, bazen bizim çözüm odaklı bakış açımızın karmaşık yapısını da gözler önüne seriyor.

Kadınlar, Empatiyle Yaklaşıyor! Ama Biraz Fazla Duygusal Mı?

Bir kadın olarak (veya herhangi bir empatik yaklaşım sergileyen biri olarak) kıyamet saati konusuna bakışım biraz daha duygusal. Hepimiz günlük hayatımızda, küresel felaketlerden ve çevremizdeki insanlardan sorumlu olduğumuzu hissediyoruz. Ve o "90 saniye" dediğimiz şey sadece bir saat değil, aynı zamanda yaşamlarımızda insanlık için kaybedilen her dakika gibi de algılanıyor. İklim değişikliği, doğal afetler ve diğer sorunlarla karşılaştığımızda, insanlar sadece sayılar ve istatistikler değil, aynı zamanda canlar, yaşamlar ve bağlılıklar olarak da görülebilir.

Kıyamet saati bir alarm gibi çalıyor. Ve hepimiz bunu duyuyoruz. Ama bir yanda çözüm ararken, diğer yanda duygu dolu bir anlayışla yaklaşmak gerek. Belki de bunu başarmak, aynı zamanda "kıyamet saati" ile ilgili verilen mesajları daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olacaktır.

Kıyamet Saati 2024: Korkmalı mıyız? Gerçekten?

Dünyanın sonunu görmek için bir saat kullanmak ne kadar anlamlı olabilir? Belki de hepimiz bu kadar ciddi düşünmeye alıştık. Ama kıyamet saati sadece bir gösterge değil, aynı zamanda bir çağrı. Bizim, tüm bu karmaşık sistemleri ve tehditleri tek bir saatte değil, her an gündemde tutarak çözme sorumluluğumuz var.

Bu saat, sadece bir saat değil, aynı zamanda bir nevi uyarıdır. Biraz daha sakin olmalı, biraz daha dikkatli düşünmeli ve dünya üzerinde birbirimize ve çevremize daha fazla empati ile yaklaşmalıyız. Sonuçta, hayat bir yarış değil, bir yolculuk… Ve eğer saatin tik taklarını gerçekten dinlemek istiyorsak, hem duygusal hem de çözüm odaklı düşünmeyi birleştirerek ilerlemek gerek.

Belki de gerçek kıyamet saati, bu düşüncelerle, bir kez daha insanlığın geleceğini yeniden şekillendirebilmek için bir fırsat yaratır.
 
Üst