Kılıçdaroğlu ve Akşener’den skandal sözler! Bakan Akar’dan hayli sert açıklama
Kılıçdaroğlu ve Akşener’in binlerce Afgan göçmenin hududu geçtiği tarafındaki palavra kelamları, Türk askerinin Afganistan’dan çabucak geri çekilmesi istikametindeki tabirlerine Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Müellifi Mehmet Acet’e konuşan Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, epey sert reaksiyon gösterdi. Aceti, Bakan Akar’la gerçekleştirdiği konuşmasını köşe yazısında aktardı.
İşte dikkat çeken o köşe yazısı:
Cuma günü Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’la İstanbul TÜYAP’taki Savunma Fuarı’nı gezdikten daha sonra sohbet etmek üzere bir odada oturduk.
Konuşmasının çabucak başında söylemiş olduklerinden, kendisinin birtakım şeylerden rahatsız olduğu çabucak anlaşılabiliyordu.
“Devlet siyaseti olduğunda hepimizin birleşmesi lazım” dedi,
“Bir yerde buluşmamız lazım” dedi,
“Her seferinde rekabet ortasında olursak bunun sonunda bir yere varamayız” dedi.
Bakan Akar’ı oldukça bir müddetdir izliyorum.
Daha evvel de uzun soluklu sohbetlerimiz oldu.
Bu deneyimden yola çıkarak diyebilirim ki, kendisinin en çok titizlendiği sıkıntı, askerin moral ve motivasyonunun korunması problemi.
O hassas alana halel getirecek en ufak bir şey oldu mu, çabucak tepki gösteriyor, kimi vakit sert, kimi vakit mutedil bir lisanla “Bunu yapmayın” diyor.
Sorduğumuz sorulara yanıt verirken, bir yerde, şu biçimde bir şey söylemiş oldu:
“Biz devamlı kuyudayız, devamlı taş çıkarıyoruz. Atılan taşları çıkarıyoruz. İşimiz gücümüz taşları çıkarmak”
Kelamlarının devamından, rahatsız olduğu hususun, İran hududunun yolu geçen hanına dönüştüğü, Afgan mültecilerin ellerini kollarını sallaya sallaya ülkeye giriş yaptığı istikametinde yapılan tezviratla ilgili olduğunu anladık.
ANKARA’DA PARTİ BİNASINA “SINIR NAMUSTUR” DİYE AFİŞ ASARSANIZ, HUDUTTA NÖBET TUTAN ASKERİN MORALİ BOZULMAZ MI?
Kuyuya taş atması kolay doğal.
Birinci taşı atanlardan biri CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Aslı astarı olmadığı biçimde, on binlerce kişinin akın akın ülkeye giriş yaptığından kelam etti.
Yetmedi, CHP’nin Ankara’daki Genel Merkez binasına kendisinin fotoğrafının da bulunduğu “Sınır namustur” yazılı bir afiş asıldı.
Gerisini ÂLÂ Parti Genel Lideri Meral Akşener getirdi:
“Askerimizin can güvenliği yok, orada olması yanlışsız değil, Afganistan’dan derhal geri çekilmeleri lazım” dedi.
bu biçimde laflar edilirse, İran hududunda 24 saat nöbet tutan, Afganistan’da barışçıl ve insani misyonuyla bütün dünyaya parmak ısırtan Mehmetçiğin moral ve motivasyonunu bundan etkilenmez mi?
Ulusal Savunma Bakanı Akar, geçen hafta komuta heyetiyle birlikte İran sonuna gitti, incelemelerde bulundu.
Cuma günkü sohbetimizde o gezisiyle ilgili verdiği bilgilerden bir alıntı yapalım:
“Oradaki bakılırsavli işçimizden en genç olanlarını ayrıyeten kenara çekip ‘Geçiş oluyor mu diye’ sorduk ‘Mümkün değil. Yok o denli bir şey’ dediler. Ortaya atılan ‘O kadar kaçak girdi’ formundaki tabirlerin bir aslı yok. Bakanlık olarak oradaki hudut kumandanı yanlış yapıyorsa onu da dava etmek bizim misyonumuz fakat o denli bir şey kelam konusu değil. Hudutlardaki çalışmalar bu kadar açık.”
Gerçi Kılıçdaroğlu bilinen ‘U dönüşlerinden’ birini de bu mevzuda yaptı.
Geçtiğimiz günlerde, Van’da katıldığı bir görüşmede, sürüler halinde binlerce kişinin geldiğini söylemiş oldukten daha sonrasında İran hududuna gidip, kendi açıklamasını “Sizler de şahit oldunuz. Rastgele bir hareketlilik yok” kelamlarıyla düzeltti.
Kuyuya taş atmak bu kadar kolay oluyor işte!
“BAZI ŞEYLERİN KONUŞULMADAN ANLAŞILMASI LAZIM”
“Sınır namustur” diye askere laf sokan anlayış, Afganistan sıkıntısında diğer boyutlarıyla da karşımızda.
Kritik gelişmelerin olduğu, hassas görüşmelerin yapıldığı bir ortamda, bu hususta da muhalefet etraflarında olup da sorumluluk makamında bulunanlar, ‘kuyuya taş atmaya’ devam ediyorlar.
Mehmetçiğin Afganistan’da can güvenliğinin olmadığından bahisle, derhal geri çekilin daveti yapıyorlar.
Dün Yeni Şafak’ta Bakan Akar’ın açıklamalarını okudunuz.
O açıklamaların ortasında “Bir risk, tehdit gördüğümüz takdirde 24 saat ortasında çekiliriz” halinde bir cümle de var.
aslına bakarsanız, bir tahliye sonucu verilirse bu süreç daha kolay işletilsin kanısıyla Kabil’e yakın coğrafyalara uçaklar indirilmiş durumda.
Yani, Afganistan sorununda Mehmetçiğin can güvenliğini önceleyen bir siyaset aslına bakarsan izleniyor.
Fakat kimi etraflarda o denli bir muhalefet anlayışı var ki, Afganistan’dan asker çekilse, “Bizi dünyaya rezil ettiniz” diyebilecek kadar gözlerini karartmış durumdalar.
Bakan Akar, bu bahisle ilgili olarak da kuyuya atılan taşları çıkartırken, epeyce ince bir noktaya temasla, “Bazı şeylerin konuşulmadan anlaşılması lazım” diyor:
“Savunma ve güvenlik mevzularında kimi şeylerin konuşulmadan anlaşılması lazım. Zira bu konularda her şeyi açıklamıyoruz. Kimi şeylerin olduğunu kabul etmek lazım, gerisindeki bir kadro gelişmeleri tahayyül etmek lazım. Biz Mehmetçiğe ziyan gelmesine müsaade verebilir miyiz? bu biçimde bir şeyi göze alabilir miyiz? bu biçimde bir şey olabilir mi? İster ulusal dokümanlarımızda ister NATO dokümanlarında birinci unsur ‘personelin güvenliği’. İşçi güvenliğinden daha sonra öbür faaliyetlerin icrası geliyor.”
Dinlemeye ya da anlamaya hazır birileri var ise, bu mevzu daha fazla, ya da daha güzel nasıl anlatılabilir sanki?
Arif olan anlasın deyip geçelim mi?
Kılıçdaroğlu ve Akşener’in binlerce Afgan göçmenin hududu geçtiği tarafındaki palavra kelamları, Türk askerinin Afganistan’dan çabucak geri çekilmesi istikametindeki tabirlerine Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Müellifi Mehmet Acet’e konuşan Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, epey sert reaksiyon gösterdi. Aceti, Bakan Akar’la gerçekleştirdiği konuşmasını köşe yazısında aktardı.
İşte dikkat çeken o köşe yazısı:
Cuma günü Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’la İstanbul TÜYAP’taki Savunma Fuarı’nı gezdikten daha sonra sohbet etmek üzere bir odada oturduk.
Konuşmasının çabucak başında söylemiş olduklerinden, kendisinin birtakım şeylerden rahatsız olduğu çabucak anlaşılabiliyordu.
“Devlet siyaseti olduğunda hepimizin birleşmesi lazım” dedi,
“Bir yerde buluşmamız lazım” dedi,
“Her seferinde rekabet ortasında olursak bunun sonunda bir yere varamayız” dedi.
Bakan Akar’ı oldukça bir müddetdir izliyorum.
Daha evvel de uzun soluklu sohbetlerimiz oldu.
Bu deneyimden yola çıkarak diyebilirim ki, kendisinin en çok titizlendiği sıkıntı, askerin moral ve motivasyonunun korunması problemi.
O hassas alana halel getirecek en ufak bir şey oldu mu, çabucak tepki gösteriyor, kimi vakit sert, kimi vakit mutedil bir lisanla “Bunu yapmayın” diyor.
Sorduğumuz sorulara yanıt verirken, bir yerde, şu biçimde bir şey söylemiş oldu:
“Biz devamlı kuyudayız, devamlı taş çıkarıyoruz. Atılan taşları çıkarıyoruz. İşimiz gücümüz taşları çıkarmak”
Kelamlarının devamından, rahatsız olduğu hususun, İran hududunun yolu geçen hanına dönüştüğü, Afgan mültecilerin ellerini kollarını sallaya sallaya ülkeye giriş yaptığı istikametinde yapılan tezviratla ilgili olduğunu anladık.
ANKARA’DA PARTİ BİNASINA “SINIR NAMUSTUR” DİYE AFİŞ ASARSANIZ, HUDUTTA NÖBET TUTAN ASKERİN MORALİ BOZULMAZ MI?
Kuyuya taş atması kolay doğal.
Birinci taşı atanlardan biri CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Aslı astarı olmadığı biçimde, on binlerce kişinin akın akın ülkeye giriş yaptığından kelam etti.
Yetmedi, CHP’nin Ankara’daki Genel Merkez binasına kendisinin fotoğrafının da bulunduğu “Sınır namustur” yazılı bir afiş asıldı.
Gerisini ÂLÂ Parti Genel Lideri Meral Akşener getirdi:
“Askerimizin can güvenliği yok, orada olması yanlışsız değil, Afganistan’dan derhal geri çekilmeleri lazım” dedi.
bu biçimde laflar edilirse, İran hududunda 24 saat nöbet tutan, Afganistan’da barışçıl ve insani misyonuyla bütün dünyaya parmak ısırtan Mehmetçiğin moral ve motivasyonunu bundan etkilenmez mi?
Ulusal Savunma Bakanı Akar, geçen hafta komuta heyetiyle birlikte İran sonuna gitti, incelemelerde bulundu.
Cuma günkü sohbetimizde o gezisiyle ilgili verdiği bilgilerden bir alıntı yapalım:
“Oradaki bakılırsavli işçimizden en genç olanlarını ayrıyeten kenara çekip ‘Geçiş oluyor mu diye’ sorduk ‘Mümkün değil. Yok o denli bir şey’ dediler. Ortaya atılan ‘O kadar kaçak girdi’ formundaki tabirlerin bir aslı yok. Bakanlık olarak oradaki hudut kumandanı yanlış yapıyorsa onu da dava etmek bizim misyonumuz fakat o denli bir şey kelam konusu değil. Hudutlardaki çalışmalar bu kadar açık.”
Gerçi Kılıçdaroğlu bilinen ‘U dönüşlerinden’ birini de bu mevzuda yaptı.
Geçtiğimiz günlerde, Van’da katıldığı bir görüşmede, sürüler halinde binlerce kişinin geldiğini söylemiş oldukten daha sonrasında İran hududuna gidip, kendi açıklamasını “Sizler de şahit oldunuz. Rastgele bir hareketlilik yok” kelamlarıyla düzeltti.
Kuyuya taş atmak bu kadar kolay oluyor işte!
“BAZI ŞEYLERİN KONUŞULMADAN ANLAŞILMASI LAZIM”
“Sınır namustur” diye askere laf sokan anlayış, Afganistan sıkıntısında diğer boyutlarıyla da karşımızda.
Kritik gelişmelerin olduğu, hassas görüşmelerin yapıldığı bir ortamda, bu hususta da muhalefet etraflarında olup da sorumluluk makamında bulunanlar, ‘kuyuya taş atmaya’ devam ediyorlar.
Mehmetçiğin Afganistan’da can güvenliğinin olmadığından bahisle, derhal geri çekilin daveti yapıyorlar.
Dün Yeni Şafak’ta Bakan Akar’ın açıklamalarını okudunuz.
O açıklamaların ortasında “Bir risk, tehdit gördüğümüz takdirde 24 saat ortasında çekiliriz” halinde bir cümle de var.
aslına bakarsanız, bir tahliye sonucu verilirse bu süreç daha kolay işletilsin kanısıyla Kabil’e yakın coğrafyalara uçaklar indirilmiş durumda.
Yani, Afganistan sorununda Mehmetçiğin can güvenliğini önceleyen bir siyaset aslına bakarsan izleniyor.
Fakat kimi etraflarda o denli bir muhalefet anlayışı var ki, Afganistan’dan asker çekilse, “Bizi dünyaya rezil ettiniz” diyebilecek kadar gözlerini karartmış durumdalar.
Bakan Akar, bu bahisle ilgili olarak da kuyuya atılan taşları çıkartırken, epeyce ince bir noktaya temasla, “Bazı şeylerin konuşulmadan anlaşılması lazım” diyor:
“Savunma ve güvenlik mevzularında kimi şeylerin konuşulmadan anlaşılması lazım. Zira bu konularda her şeyi açıklamıyoruz. Kimi şeylerin olduğunu kabul etmek lazım, gerisindeki bir kadro gelişmeleri tahayyül etmek lazım. Biz Mehmetçiğe ziyan gelmesine müsaade verebilir miyiz? bu biçimde bir şeyi göze alabilir miyiz? bu biçimde bir şey olabilir mi? İster ulusal dokümanlarımızda ister NATO dokümanlarında birinci unsur ‘personelin güvenliği’. İşçi güvenliğinden daha sonra öbür faaliyetlerin icrası geliyor.”
Dinlemeye ya da anlamaya hazır birileri var ise, bu mevzu daha fazla, ya da daha güzel nasıl anlatılabilir sanki?
Arif olan anlasın deyip geçelim mi?