Türkiye emekçilerinin örgütlülüğü daha çok kent dokusuna kavuşmuş yerleşimlerde görülür. Çalışma koşullarının düzenlenmediği, çalışanın hakkının örgütlü çatı altında aranmadığı beldeler genellikle taşradır. Alanya da bundan azade değildir… Oysa Alanya’nın küçümsenmeyecek bir işçi örgütlülüğü geçmişi vardır. Bir tarım kasabası olan Alanya’ya devletin eli, bir alt yapı hizmeti olarak ilk kez Dim Çayı Sulama projesi olarak 1940 ortalarında girer. Devlet Su İşleri kurumunun Alanya’da yerleşmesiyle, daha sonraki yıllarda ENERJİ-İŞ adı altındaki emekçi örgütlenmesi yeşerecektir. İkinci ve daha önemlisi ise Fransızca, “CourseProjet” olarak halk diline geçmiş olan, Karayolları’nın Alanya’ya gelişidir. Alanyalının “Kurs proje” olarak adlandırdığı yol projesi için şehre yerleşen Karayolları, şehre bambaşka bir hava katmış, kurumdaki genç mühendisler kızlarını onlarla evlendirmek isteyen Alanyalının gözdesi olmuşlardır! Alanya iskelesi yapımı ve Kızıl Kule restorasyonu için 1946 sonrası kasabaya devlet elinin girmesi, sonrasındaki yıllarda şehir içinden geçen E-400 karayolunun yapımı, nitelikli çalışan sayısını artırmıştır. Devlet Karayolları Şefliği adı altında yol yapım ve bakımı hizmeti veren kurumda, emekçiler YOL-İŞ SENDİKASI ile güçlü bir örgütlenme sağlamışlardır. 1970 sonrasında iş insanı Ayhan Şahenk’in yönetimine geçen Alanya’nın en eski Motellerinden olan Alantur’da, yine DİSK’e bağlı OLEYİS sendikasının güçlü birlik sağlayıcılığı görülür. Alantur Motel’in, bugün de sınırları içinde yer aldığı Kestel Köyünün neredeyse bütün gençleri, sendika güvencesini yaklaşık 50 yıl önce tatmıştır. 1970 sonrasında ise, o yılların özgürlükçü Türkiye’sinin bütün meslek guruplarındaki örgütlenmesi Alanya’da da görülür. Bunların başında eğitimcilerin sendikası olan TÖB-DER gelir. Ne yazık ki 1980 askeri darbesi bütün özgürlükleri silip süpürerek devrimci sendikaların yaşamına son verir. Günümüz Alanya’sının çok meslekli yapısı ve iş gücü doğal olarak SES, EĞİTİM-SEN gibi örgütlenme modelleri yaratmıştır. Ama tam bir kent niteliğini kazanamamış; güçlü yerel basını, mesleki ve sivil toplum örgütlenmeleri olsa da, yeterince itiraz geliştiremeyen Alanya, 50 yıl öncesinden ileriye gidememiştir. Bunda, şehrin geleneksel muhafazakar yapısının, son yıllardaki göçle katmerlenmesinin etkisi olsa gerekir. Alanya emekçisinin sendikal hareketlerde yer alma isteğini, Türkiye’yi yöneten siyasal rejimin baskıcı politikaları da etkilemektedir. Özellikle turizmin geçici ve güvencesiz bir iş kolu olarak görülmesi, kamuya kapağı atmayı hedefleyen genç insanlarda tereddüt yaratmaktadır. Eskiden noterle alınan sendikalaşma kayıtlarının, günümüzde e-devlet ile kolayca yapılabilmesi bile çalışanı örgütlü olmaya itememektedir. Aslında bir iş veren olan yerel yönetimler, bünyesinde barındırdıkları işçilerin örgütlülüğüne de doğal olarak (!) sıcak bakmamaktadır. Antalya Büyükşehir Belediyesinin Alanya örgütlenmesi sınırlı sayıdaki çalışan ile ASAT’ta iken, Alanya Belediyesi’nin 2052 çalışanından yalnızca 252’si sendikalıdır. Sonuç olarak, üretim ilişkilerinin sosyal sınıfları belirlemediği, dolayısı ile tartışmaların bunun üstünden yürümediği; karmakarışık bir sokak ekonomisinin hüküm sürdüğü; niteliksiz yerel ya da göçmen iş gücünün güvencesiz ortamlarda geçici olarak çalıştırıldığı Alanya benzeri yerlerde 1 Mayıs bilinci yeşeremiyor. Yeşerse bile halk ile bütünleşemediği için slogan düzeyinde kalıyor. Üzgünüm…
ircfrm.net için Yenialanya-com sitesinden alıntı yapılmıştır.
ircfrm.net için Yenialanya-com sitesinden alıntı yapılmıştır.